22 Ocak 2022 Cumartesi

Eyvah Kedim Doğuracak

 


Yaklaşık 63 günlük sürecin sonuna gelip doğum yaklaştığında her seferinde aynı heyecanı duyuyorum açıkçası.

Eğer kediniz ilk kez doğum yapacaksa stresli olmanız normal. Sonuçta minik bebeğiniz büyüdü ve artık kendi minik bebeklerini hayata getirmeye hazırlanırken o da tıpkı sizin gibi olacaklardan habersiz ve endişeli olabilir.

Genellikle doğum saati yaklaştıkça yanınızda ayrılmak istemeyecek, her ne kadar günlerdir evin çeşitli yerlerinde kendine uygun bir yer aramış olsa da doğum anında sizin gözünüzün önünde olmak isteyecektir. Tabii istisnalar kaideyi bozmaz. Belki de tamamen yalnız kalmak isteyecektir. Ama benim tecrübelerim doğum anında en güvendiği kişinin yanında olmak istediği şeklinde.

Bazen önden ufak bir su gelmesi olabiliyor. Kimi zaman yerdeki ıslaklığı görür kimi zamanda kedinizin kalça bölgesindeki tüylerin ıslandığını fark edebilirsiniz. Benim bebeğim genellikle bu süreçte yanımda olup karnını sevmemi ister. Hatta çoğunlukla kucağımda olur. Ama bazı zamanlardaysa odanın içinde dolanıp sık sık yanıma gelir. 

Ben doğumun yaklaştığını anladığımda koskoca evde kontrol etmek daha zor olacağı için yatak odamda kızımla yalnız olmayı tercih ediyorum. Baba kedimi bir süre ayrı tutacağım için böylesi daha iyi sonuç veriyor. Kendisini konforlu hissetmesi için ses, ısı ve ışık dengesini sağlamaya çalışıyorum. Ve mutlaka onu sakinleştirecek müzikler çalıyorum.

Önceden hazırladığım doğum kutusu doğum sırasında hazır durumda bekliyor. Doğum tamamlandıktan sonra tüm bebeklerle birlikte anne kedimi yerlerine yerleştiriyorum. Doğum kutusunun sıcak, loş ve konforlu olması için sadece üst kısmında anne kedimin girip çıkabileceği bir kapısı oluyor. Ve mutlaka başucumda her an kontrol edebileceğim bir yerde duruyor.

Doğum başlarken hazır bulundurduğum şeyler var tabii. Mutlaka doğum sırasında altına sermek için özel yatak pedi, Kağıt havlu, Steril Makas, Steril Eldiven, Temiz pamuklu bez ilk sırada yer alıyor. Yine doğumun yaklaştığı süreçte her ihtimale karşı Anne sütüne eşdeğer Kedi süt tozunu hazır ediyorum.

Önce uzun süreli aralıklarla başlayan kasılmalar sıklaştığında kızım artık doğurmaya başlıyor. Eğer yanımda olmak isterse diye bana kolayca ulaşabileceği bir yerde oturup bekliyorum. Genellikle yatak pedini halıya seriyorum ve bende yere oturuyorum. Yanıma geldikçe onu seviyorum. Birlikte müzik dinliyoruz. Bebek görünmeye başladığında Emma ayakta gezerek yada yatıp yalayarak bebeğin çıkmasına yardım ediyor. Bebek bir zarın içinde hemen akabinde göbek bağıyla bağlı olduğu   ciğerimsi görünümdeki eşi dediğimiz kısım çıkıyor. Emma hemen bebeğin zarını yalayarak bebeği çıkarıyor ve temzilemeye kurutmaya başlıyor. Olabildiğince tüm bu süreçte müdahale etmiyorum ve doğal akışa bırakıyorum ki O da Annelik Güdülerini kullanabilsin. Bebeği temizledikten sonra ısırarak göbek bağını kesiyor ve eşi yiyor. Bu süreçte bebeği gözlemliyorum. Hareketlerini ve ısısını kontrol ediyorum. İki bebek arasındaki süre kimi zaman 10 dk kimi zaman 8 saate kadar uzayabiliyor. Ama genel ortalama yarım saat ile 2 saat arasında değişiyor. Doğumdan sonra annenin sık sık ve ağzı açık şekilde nefes alması gayet normal. İkinci bebeğin geleceği sürece kadar normalde annenin ilk bebekle ilgilenmesini, onu yalamasını, emzirmesini bekleriz. Ancak bazı durumlarda doğum tamamen bitene kadar emzirme olmaya da bilir. Bu süreçte bir iki kere bebeği hijyen kurallarını göz ardı etmeden annenin memesine yönlendirmeyi de deniyorum. Ama anne istemezse ısrar etmiyorum. Çok fazla bebek doğumu olduğunda anne çok yorulabiliyor. Bu gibi durumlarda bebek doğar doğmaz eğer anne çok yorgunsa bebeği kağıt havlu ile nazik hareketlerle temizliyorum. Önce yüzündeki zarı burnuna ve ağzına kaçmaması için yukarında aşağıya doğru hareketlerle temizliyorum ve akabinde tüm vücudunu nazik hareketlerle hem kuruluyor, hem de dolaşım sistemini hızlandırmak için masaj yapıyorum.



Tüm bebekler tamamlanıp doğum bittiğinde bebekleri ve anneyi az önce bahsettiğim doğum kutusuna yerleştiriyorum ve uykusuz günler başlıyor :)

Düzenli olarak emip emmediklerini, annelerinin altında kalıp kalmadıklarını, tuvaletlerini yapıp yapmadıklarını, vücut ısılarını kontrol ediyorum. Anne kedimi genellikle bebeklerini emzirdiği yerde elimle beslerim. Yaş mama ile su dengesini de korumaya çalışırım. Maması ve suyu kutudan çıkar çıkmaz ulaşabileceği bir yerde oluyor. Tuvaleti ise odanın diğer ucunda.


Doğumun başladığı andan itibaren bebekler 3 haftalık oluncaya kadar benim dışımda kimsenin onları rahatsız etmesine izin vermiyorum. Sadece Anne kedim odadan çıkmak isterse miyavlayarak haber veriyor çıkıp biraz Eros'la yani bebişlerimizin babasıyla benimle oynayıp biraz dinlenip sonra tekrar miyavlayarak bebeklerinin yanına gitmek istediğini söylüyor bana.

İşte bir minik doğum hikayesi 




5 Ocak 2022 Çarşamba

İlk kez kedi sahiplenecekseniz okumadan geçmeyin

 Eğer ilk defa bir kedi ile beraber yaşamayı planlıyorsanız bazı gerçekleri bilip, ölçüp tartıp, uzun uzun düşünüp karar vermekte fayda var. Çünkü bir evlat doğurmamış olsanız da evlattır. 





Onu bebekken alıp, sevip oynayıp, sevginize, ilginize, kokunuza alıştırdıktan sonra, büyüyüp koltuklarınızı ya da perdelerinizi tırmalayınca, yatağınıza işeyince, tuvaletinin yanına kadar gitmesine rağmen kakasını ısrarla dışarıya yapınca ya da halınızın tam ortasına kusunca, her tarafta tüy öbekleri bırakınca sevmekten vazgeçecekseniz bence hiç almayın. Tıpkı çocuğunuzu sizin onaylamadığınız davranışlar sergilediğinde kapının önüne koymadığınız ya da başka birine vermediğiniz gibi, onu da veremezsiniz, vermemelisiniz...

Bir yetiştirici olarak gözüm gibi bakıyorum onlara.. Daha ana rahmine düşer düşmez özel ilgi görmeye, sevilmeye alışıyorlar. Hele doğduktan sonra, günlerce uyumadığım, dışarıya çıkmadığım, nefeslerini, soluk sayılarını, vücut ısılarını, çiş ve kaka miktarlarını hesapladığım günler. Ya da büyümeye başladıkça sosyal gelişimlerini, hoşlandıkları ya da hoşlanmadıkları şeyleri anlamaya çalıştığımı, yeni ailelerinde uyum sorunu yaşamamaları için her ayrıntıyı gözettiğimi gururla belirtmek istiyorum.


Çocuklarınıza oyuncak olarak alabileceğiniz canlar değil kediler. Evet uygun şartlarda çocuklarla harika iletişim kurabilirler. Kendi özgürlükleri kısıtlanmadığı sürece. Çocuklarla harika iletişim kurabilir, birlikte büyüyebilir, harika arkadaş olabilirler. Bu tamamen bize, bizim çocuklarımıza kedi-çocuklarımızla nasıl iletişim kurabileceklerini öğretmekle alakalı




Bu fotoğraftaki kedi-bebeğim (Chicco) İlknur annesi onu aldığında 3 aylıktı. Ama bu arada İlknur annesi 2. bebeğine hamileydi. Hamilelik sürecinde Chicco büyüdü ve ergen bir pisicik oldu. Doğum sonrası ilk 3-5 gün evin çeşitli yerlerine çişini yaptı. Yeni gelen bebeğe tepki gösterdi. Peki İlknur ne yaptı? Beni aradı ve ne yapabiliriz diye karşılıklı beyin fırtınası yaptık. Bir kaç yöntem önerdim. Ve kısa sürede sorun çözüldü. Annesi 'Benim zaten ilgilenmem gereken hem bir kızım hem de bir erkek bebeğim var bir de Chicco ile uğraşamam' demedi. 'Sonuçta o bir hayvan bizim konforumuzu bozamaz' demedi.

'O bir Can, ne konforu, o benim oğlum çözüm bulmalıyım' dedi. ve sonuç ortada..

Uzun lafın kısası, sizinle yaşaması için seçtiğiniz hayvan statüsünde gördüğümüz kediniz bir CAN..

Ölçün, biçin, düşünün ve bir evlat edinmeye hazır olup olmadığınıza karar verin.

Benim ve benim gibi yetiştirici arkadaşlarımın görevi  onları  en iyi şekilde hazırlamak.. Sonrasında yok alerjim çıktı, yok çocuğumla ilgili sorun oldu, yok yurt dışına gidiyorum, yok evlendim, yok boşandım... bunlar bahanedir. Doğurduğunuz çocuğunuzdan nasıl hiç bir koşulda vazgeçmiyorsanız lütfen evlat edindiğiniz çocuğunuzdan da vazgeçmeyin

sevgiyle..





4 Ocak 2022 Salı

Kedim ne yemeli, ne yememeli?

 



Gözümüzden sakındığımız güzel çocuklarımızın beslenmesi konusunda yanlış bilinen çok fazla şey var aslında.

Kendi çocukluğumu hatırlıyorum da, nerede bir bebek kedi görsem hemen koşup süt verirdim. Ne büyük bir yanılgı. 

Kedi-çocuklarımızın bağırsaklarında bazı enzimlerin (sakkaraz-laktaz) aktivasyonu az olduğundan laktoz içeren besinleri sindirmekte ciddi problemler yaşıyorlar. 

Karaciğerlerinde glikokinaz enzimi bulunmadığından karbonhidrat içeren besinleri de sindiremezler.

Her kedinin kendine özel bir beslenme tarzı olsa da bebeklik dönemi, ergenlik dönemi, erişkin oldukları dönem ve yaşlılık dönemlerine göre, hassasiyetlerine ya da alerjik durumlarına göre, gebelik ve loğusalık süreçlerine göre farklı besinlere ya da takviyelere ihtiyaç duyuyorlar.

Benim evimde kuru mama sürekli ulaşabilecekleri şekilde bulunuyor. Çünkü hem Eros hem de Emma az az ve sık sık yemek yemeyi tercih ediyorlar. Genellikle 2 çeşit mamayı ayrı kaplarda olmak üzere sunuyorum. 

Bunun  yanında her gün mutlaka 40 gr. kadar konserve yaş mamayı da afiyetle tüketiyor çocuklarım. Her sabah mutlaka suları tazeleniyor. Hatta bazı günler günde 2 kez tazelemem gerekebiliyor. Bu şekilde tazelenmiş suyu tüketmeyi çok seviyorlar. Uzun süre bardakta beklemiş suyu bizde olsak içmek istemeyiz öyle değil mi?

Bazı günler konserve yaş mama yerine kendi hazırladığım besinleri veriyorum. Mesela bir gün haşlanmış yumurta sarısı, bir gün ezilmiş muz ve kefir karışımı, bir gün havuç, kabak, çok az pirinç ya da patates ile  birlikte haşladığım tavuk göğsünü rondodan geçirip suyuyla beraber 1 yemek kaşığı kadar  servis ediyorum. Başka bir gün  elma, armut ya da balkabağı ile somon haşlayıp yine aynı şekilde suyuyla beraber 1 yemek kaşığı kadar servis ediyorum. Başka bir reçetem ise yağsız kırmızı et (genellikle tantunilik seçiyorum) genellikle tek başına pişiriyorum içine kabak havuç gibi bir şey eklemiyorum. Çünkü benim minnoşlar eti tek başına et olarak tüketmeyi seviyorlar. Yine verdiğim miktar maximum 1 yemek kaşığı.
Düzen olarak 
1. gün Konserve yaş mama
2. gün Haşlanmış yumurta
3. gün Konserve yaş mama
4. gün Sadece kuru mama
5. gün Kendi hazırladığım et,tavuk ya da balıklı mönü :)
6. gün Sadece kuru mama
7. gün Konserve yaş mama
8. gün Muzlu kefir (armutlu kefir)
şeklinde düşünebilirsiniz.

Tabii bu besinlerin hepsini bütün kediler sever ve yer gibi bir durum maalesef yok. Hatta bir seferinde çok severek yediği bir mamayı bir sonraki sefer istemeyebilir. Ama genel olarak bebeklikten ergenliğe geçiş dönemine kadar bunları yedi ve alıştıysa severek tüketecektir. Bu ek gıdaları vermemdeki amaç kedilerimi doyurmak değil elbette. Kuru mamaları onlar için gereken hemen her şeyi karşılasa da Taurin (hayvansal proteinde bulunuyor)gibi amino asitler, A vitamini, Araşidonik asit B1 vitamini Kalsiyum, fosfor gibi onlara gereken takviyeler için Multivitamin maltlar ya da tabletleri de dönem dönem kullanıyorum.

Elbette her şeyin fazlası zarar. Aşırı protein tüketimi ileri dönemde böbrek rahatsızlıklarına neden olabileceği için tükettikleri mamanın seçimini içeriğine göre belirlemekte fayda var.

Gelelim kedilerin tüketmemesi gereken bazı besinlere.
Çiğ balık, çiğ yumurta, soğan, sarımsak, domates, üzüm, süt gibi laktoz içeren ürünler, alkol, kafein, kemikler, karbonhidratlı besinler.

Başta da belirttiğim gibi her kedimizin farklı diyet alışkanlıkları vardır. Doğru olan kaliteli bir kuru mama seçimi yapmak ve gereken takviyeleri içeren ürünler ile kuru mamayı desteklemek. Her gün mutlaka taze su içmesini sağlamak. Bunun dışında ev besini dediğimiz ürünler sadece ödül maması mahiyetinde aslında ve onlar için sevgi gösterisinin bir başka versiyonu :)

Bir sonraki yazım bebeklerimiz ve hamile ya da yeni doğum yapmış anne kedilerimizin beslenmesi ile ilgili olabilir ne dersiniz ;)






3 Ocak 2022 Pazartesi

Dişi kedi mi? Erkek kedi mi?


 

Bir kedi-canla beraber yaşamadan bunun nasıl şahane bir his olduğunu kavramak inanın mümkün değil. Emma hayatıma girmeden önce harika bir köpek-can ile aynı evi paylaşmış ve bebekliğinden son nefesine kadar 13 yıl boyunca bir hayvanın sevgisinin ne denli eşsiz olduğunu bana o öğretmişti.




Bebekken nasıl baktıysa , son nefesinde de aynı sevgiyle baktı gözlerimize canım oğlum.

Hep sevgiyle ve özlemle anıyoruz onu. 

Veda etmek inanılmaz zordu ve son nefesinde ''bir daha asla başka bir köpeği senin kadar sevmeyeceğim'' deyiverdim.


Emma' nın gelişiyle köpek ve kedi arasındaki farklar bir bir gözüme çarpmaya başladı tabii.

Bir köpeğiniz varsa hep yanınızda dibinizde olmak ister, oyun ister, gezmek ister, koşmak ister.

Siz onun yanında olduğunuz sürece diğer kişilerin hiç bir önemi yoktur. Siz huzurlu ve mutluysanız o da mutlu olur. 


Kedilerde durum farklı. Biraz daha kendi kararlarına göre hareket eden, sizi mutlu etmek için çabalamaktansa önce kendi memnuniyetini düşünen, yanında olsanız bile ortamda hoşlanmadığı biri varsa tavrını net olarak belli eden, her biri ayrı karaktere sahip şahsına münhasır canlar.

Erkek minnoşların dişilere göre daha sevgi pıtırcığı olduğunu dile getirmeliyim.

Erkek bebeklerim hep daha kucak delisi, sürekli temas halinde olmayı tercih eden, yanına gider gitmez  'pıt' diye kendini yere serip göbeğini açan ve sevmeniz için ısrarlı gözlerle size bakan, sevginin dibini yaşatan canlar.

Dişi kediler sanırım biraz annelik içgüdüsüyle daha bebeklikten itibaren ben istersem dokunursun, ben istersem seversin, ben istersem yanına gelirim tavrını az ya da çok taşıyorlar.


O sebeple evinizde size evlat olarak seçim yapmak gerekirse erkek kediyi öneriyorum. Tabii bu bir genelleme değil. Mutlaka karakterine göre erkek kediler ve dişi kediler birbirlerinden farklı olmayabilir. Ama pek çok minik canı deneyimleme şansını yakalamış biri olarak genel gözlemim bu. Her biri ile aynı şekilde ilgileniyorum. Ancak 3 haftalık olup artık sosyalleşmeye başladıkları dönemde bile kız bebeklerim direk etrafı keşfetme telaşına düşerken erkek bebeklerim hep kucağıma gelmek benimle vakit geçirmek istiyorlar. Gece dişi kedilerim ayak ucumda ya da başucumda yatmayı tercih ederken, erkek kediler hep sarılarak temas halinde uyumayı tercih ediyorlar. 

Eğer sizde ilk defa bir kedi-cana annelik ya da babalık yapacaksanız fikirlerimi paylaşmış olayım.

Tabii bu arada sahipleneceğiniz bebeğin hangi şartlarda büyüdüğü kayıtsız şartsız çok önemli. Sadece annesi ve kardeşleriyle izole bir ortamda yetişmişse ya da annesi ve kardeşlerinden erken ayrılmışsa sürekli korkup kaçan, saklanan, çekingen bir yapıya sahip olması çok beklenen bir durum. Ancak sosyalleşme döneminde benim gibi onu hiç yalnız bırakmayan sürekli insanlarla bir arada, güven ve sevgi dolu bir ortamda yetişmişse koltukta sizin yerinize oturup ne yaparsanız yapın oradan kalkmayacak ya da yatağın ortasına yerleştiğinde çekiştirmeye kalksanız da yerinden asla vazgeçmeyecek kadar aşırı özgüvenli de olabilir :))


2 Ocak 2022 Pazar

Doğumdan sonraki süreçte bebeklerim


Doğum sonrası açıkçası genel olarak güvende ve sağlıklı olmaları için sürekli halde gözlem altında tutuyorum bebeklerimi..

Dokunduğun anda dikleşiveren ve karşı koyan boyunları, kapalı gözleri, ciyaklamayı öğreninceye kadar çıkardıkları sesleri ya da bazısının doğar doğmaz ciyaklaması :)) Her biri ayrı bir karakter, ayrı bir alem. Kimi doğar doğmaz 4 elle sarılıyor hayata kiminin ise özenle tutmak gerekiyor elinden. 

Anne kedim Emma' yı ve bebeklerini doğum sandığı içerisinde kendi yatak odamda hatta yatağımın hemen başucunda tutuyorum. Odanın ısı ve ışığını kendilerini güvende hissedebilecekleri şekilde ayarlıyorum. Bebeklerin gözleri açılıp sandıktan çıkmaya çalışacakları döneme kadar sadece anneleri ve benimle iletişimleri oluyor. Düzenli emip emmediklerini, çiş ve kakalarını yapıp yapmadıklarını, burunlarının tıkanıp tıkanmadığını kısacası her hareketlerini kontrol ediyorum özellikle ilk 10 gün. İlk 3 gün sürekli takip, her şey yolunda ise sonraki günlerde 2 saatte bir kontrol etmek yeterli oluyor benim için.


Kedi-bebek annesi olmanın insan-bebek annesi olmaktan çok bir farkı yok. Yaşam alanlarını her gün mutlaka süpürmeli silmeli tozları almalı ve havalandırmalıyız. 

Her gün sandık içindeki pedlerini değiştiriyorum. Odayı mutlaka havalandırıyorum. ve tabii bunları olabildiğince sessiz ve Anne kedim Emma ve bebeklerimizi rahatsız etmeden yapıyorum.

Anne kedim Emma bebeklerden çok fazla uzaklaşmak istemez özellikle ilk hafta. yemeğini ve suyunu en yakın olacak şekilde tuvaletini de bebeklere 4m. mesafe uzaklıkta tutmak yeterli oluyor. Gün içerisinde 3-5 kez bebekleri kontrol ettikten sonra eğer isterse anne kedim benimle beraber odanın dışına gelip eşi ve sevgili arkadaşı güzel bebeklerimizin tatlı babası Eros ile kısa süreli olarak bir arada olmayı seviyor. 

Her geçen hafta bebeklerimizin mucize gibi büyümelerine gelişmelerine tanıklık ederken severken yememek için dişlerimi sıkmaktan sürekli çene ağrısı çekiyorum :))

Hele o boncuk gözler açılıp oradan oraya koşturmalar zıplamalar hoplamalar başlayınca deymeyin keyfimize.. 

Genellikle 4. hafta da babaları ile tanışıyor bebeklerim. Öncesinde bir kaç kez benim gözetimimde babalarıyla bir araya geliyorlar aslında ama Emma huzursuz hissetmesin diye önceki görüşmeleri kısa tutuyoruz. Ama bebişlerimiz artık koşturup oynamaya başlayınca Eros da aramıza katılıyor. Bu zamana kadar olan dönemde açıkçası en büyük sıkıntıyı yaşayan benim. Hem bebekleri ve Emma' yı yalnız bırakmamak için hem de Eros kendini yalnız hissetmesin diye bildiğiniz ikiye bölüyorum kendimi ve o 3 hafta bir an önce bitsin diye dört gözle bekliyorum. Eros yanımda Emma bebeklerle birlikte sandıkta uyumaya devam ediyoruz taa ki bebekler kendi kendine sandıktan çıkıp yatağa yanıma gelmeye başlayana kadar. İşte en keyifli dönemde bu oluyor aslında Anneleri Emma, babaları Eros ve tüm bebeklerim yatağın her yerine kurulunca bende aralarda bir yerlere sıvışıyorum :))

Sabah ilk işimiz ek kedi anne sütü ile güne başlamak. Bu sütten Emma ya da veriyorum doğum sonrası bir süre. Onlar sütlerini içerken bende başlıyorum temizliğe. Robotlar gerçekten büyük kolaylık sağladı. O bir yandan süpürürken bende en sevdiğim mop Parex fıs fıslı ile her yeri siliyorum güzelce.. kumlar temizleniyor, tozlar alınıyor derken, tertemiz kumlara tuvalet yapmanın keyfini yaşıyor minnoşlar :)) 


Ve temizlik faslı benim için devam ederken minnoşlarımda kendi temizliklerine dalıyorlar. Bende yardımcı oluyorum tabii. Gözleri, burunları, kulakları temizlenip tüylerini de fırçaladık mı sabah işleri bitiyor. Ben kahvemi içerken onlarda yeni parkurlarında daha geniş alanlarda oynamaya başlıyorlar. 

Sosyalleşme döneminin ilk günleri benim dışımda yeni tanıdıkları herkesten ilk etapta korkup hemen yatağın altında alıyorlar soluğu. Her geçen gün seslere ve kişilere daha da alışıyorlar. Güven duyabilecekleri ya da duyamayacakları şeyleri öğreniyor bebişlerimiz.

8. haftaya kadar bu şekilde devam ediyor büyüme dönemi. 6. haftadan itibaren ek gıda yemeye başlıyorlar. Hem kuru mama hem de yaş mamalarının yanında anne sütüne de devam ediyorlar tabii ki.



Dünyadaki 2. ayları tamamlandığında aşı takvimimiz başlıyor.

Genellikle veterinerimiz evimize geliyor. Önce iç-dış parazit aşıları yapılıyor. Genel sağlık muayenesi ile gelişimlerini kontrol ediyoruz.

1 hafta sonra 1. Karma aşı yapılıyor, tekrar 2 hafta sonra 2.  karma aşılarımız tamamlanıyor. 

Ne mutlu bize..



1 Ocak 2022 Cumartesi

Bebeklerimden yeni ailelerine mektup var !

Gözümden sakınarak büyüttüğüm bebeklerim yeni evlerine giderken yanlarında bir mektup götürüyorlar..

Onların ağzından yazdığım bu mektup yıllar içerisinde deneyimlerime dayanarak özellikle ilk kez  kedi-bebek sahibi olacak aileler için rehberlik etmeyi amaçlıyor.


''Merhaba sevgili ailem,

Yüksek  sesten motor sesinden ilk defa karşılaştığım insanlardan şimdilik korkuyorum. Bana yeni evimin kokusuna yeni evimdeki seslere alışmam için biraz zaman vermen gerekiyor.

Bunu çabuk atlatmam için beni oyuna davet edebilirsin. Porselen tabağa kaşıkla çın çın vurma sesini tanıyorum bu yemeğe davet sesi. Stresim azaldığında tanışma yemeği çok hoşuma  gidebilir.

Her gün mutlaka ılık su ve temiz bir makyaj pamuğu ile gözlerimi, kulaklarımı  ve burnumu temizlemelisin. 

Her gün  en az 5 dakika kısa kısa ve hafifçe beni fırçalamalısın. Sadece tüylerimin bakimi için değil kan dolaşımım içinde bu önemli 

1 bardak kaynamış  suya 1 yemek kaşığı top kekiği koy ve üzerini kapat bırak demlensin. Soğuyunca bu su ile tüylerime masaj yapabilir kulaklarımı  ve alnımı silebilirsin. Kekik suyu çok iyi bir dezenfektandır

Bebek olduğum  için  tırmalama ağacı kullanmayı öğrenmek benim için önemli. Başka bir yeri tırmaladığımı görürsen beni mutlaka ağacıma yönlendir ve ne yapmam gerektiğini göster. 

Ufak ısırıklarla dişlerimi seninle kaşımaya çalışırsam elini hızlıca çekme yoksa bunun oyun olduğunu ve hoşuna gittiğini düşünürüm hep yaparım. Bana bir kaç kez nazik bir şekilde ve sıcak bir ses tonuyla "yapma bebeğim" demen yeterli.

Yalnış bir şey yaptığımda beni lütfen cezalandırma ya da bana bağırma çünkü ben cezalandırılarak öğrenemiyorum. Sadece ödüllendirme yöntemi ile öğreniyorum. Bu yüzden bana karşı lütfen sabırlı ol.

Tuvaletimi hep temiz bulmak isterim ve ne zaman temizlesen hemen o an girip tuvaletimi yeniden kirletmeyi çok severim.

Her gün  beni lazer ve kedi oltası ile oynatmalı ve yormalısın küçük  toplar pesinde koşmayı da çok severim. Hem harika bir uyku çekmem için hemde fiziksel gelişimim ve sağlığım için bu oyunlar benim için spor sayılıyor.

Yalnız kalmak istediğimde bana zaman tanıman daha sağlıklı olabilmem için önemli. Lütfen ben uyurken beni uyandırma. 

Mamamı değiştirmek istediğinde mutlaka kademeli geçiş yapman da sindirim sistemim için çok önemli. Yeni mamamı eski mamamla karıştırarak vermelisin. 

        İlk hafta 3/4 eski mamamdan ve 1/4 yeni mamamdan.

         2. hafta 2/4 eski mamamdan ve 2/4 yeni mamamdan

         3. hafta 1/4 eski mamamdan ve 3/4 yeni mamamdan

         4. hafta itibariyle tamamen yeni mamamdan verebilirsin.

Gimcat multivitamine bayılırım 

Ara sıra bana haşlanmış tavuk göğsü hatta suyuyla beraber, yumurta sarısı ve çok tuzlu olmayan peynir verebilirsin. Masada seni rahat bırakmazsam tabağıma beni oyalayacak atıştırmalık bir şeyler koyman gerekir.

Yemek ve su kabım cam, porselen ya da çelik olmalı. Çene aknesi olmaması için çok önemli. 

Etrafta ulaşabileceğim yerlerde ilaç, deterjan gibi zarar görebileceğim şeyleri lütfen bırakma. Öyle meraklıyımdır ki başıma bir şey gelebilir.

Tuvaletlerin kapakları ben büyüyünce kadar kapalı olmalı içine düşebilirim. İci su dolu kova için de ayni şey geçerli.

Dolap ve çekmecelere girmeyi, kuytu yerlere saklanmayı çok severim bir yerlerde kapalı kalmama sakın izin verme.

Kendimi çok fazla kirletmediysem lütfen beni yıkama. Eğer yıkanmayı istersem suya zaten kendim gelirim. 

Ve lütfen sakın tüylerimi kestirme tüylerimi yazın sıcaktan kışın soğuktan beni korur.

Oyun oynayıp koşturduğumuz zamanlar dışında beni hep sakince kucağında sev masaj yap ve kucağında uyumama izin ver

Gece yalnız başıma kalamayacak kadar küçüğüm. Yatağınızın bir köşesinde siz yatın ama geri kalanının benim olmasına izin verin lütfen 

Boynuma tasma benzeri şeyler takman benim için tehlikeli. Eğer mutlaka takmak istiyorsan sadece yumuşak materyal ile yapılmış ve kolayla açılabilen cırt cırt ile yapılmış bir şeyler seçmelisin

Ben hep sev, çok sev, çok oyna

Çünkü ben seni hep çok seveceğim ''




30 Aralık 2021 Perşembe

2021' in Son Bebekleri

Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha geride bırakırken yeni yıl için umut doluyuz hepimiz.

2022 Hepimize mutlulukla gelsin 



9 Ekim 2019 Çarşamba

Ben nasıl bir kediyim?



British Shorthair Özellikleri


(Ben nasıl bir kediyim?)






Karakteri: Sevgi dolu, kompleksiz, sabırlı, sessiz, oyuncu
Tüy Yapısı : Kısa ve yumuşak 
Kilo: 5 – 10 KG


İlk bakışta biraz tembel gibi görünsem de aslında çok hareketli ve oyun oynamayı çok seven bir kediyim ben. Ama diğer kediler gibi öylesine koşturup etrafı dağıtmam. Sedef'le (kendisi annem olur) oyun oynarım ve her koşulda ona uyum sağlarım. Hem büyükler hem de küçüklerle 

ve diğer evcil hayvanlarıyla iyi geçinirim. O kadar uysalım ki, yaramazlık yapmam ve tek başıma kaldığımda da uslu olurum. Ama bu arada  gerektiğinde kendimi iyi bir şekilde savunabilirim.

Harika bir anneyim ben. Bebeklerime karşı şefkatli, sevgi dolu ve ilgiliyim. Zorla uyandırır beslerim. Yanımdan asla ayırmam. Onları uyutur uyutmaz mutlaka Sedef'in yanına gider onun kollarında mır mır mırlar dururum.
Tüylerim kısa olduğu için aslında haftada bir veya iki kere fırçalamak yeterli olsa da Sedef beni neredeyse her gün fırçalar. Bana dokunduğunuzda sanki kadife bir yastığa dokunduğunuzu hissedersiniz. Yumoş yumoş :)